1 Temmuz Kabotaj Bayramı’na kadar, ücretsiz yelken deneme seyirlerimiz devam ediyor! Gelin Yelken Yapalım! >>>

Denizcilik Bilgisi – VİRA Bilgi Kaynağı  > Deniz Tarihi > Denizde Bağımsızlık, Kabotaj Kanunu ve Kabotaj Bayramı

Denizde Bağımsızlık, Kabotaj Kanunu ve Kabotaj Bayramı

Kabotaj Bayramımız Kutlu Olsun!

✍️ Uğur Esmer – VİRA Bilgi Kaynağı için

Kabotaj – (Fr. is.) – Bir ülkenin kendi liman ve iskelelerinde kendi gemilerini kullanma hakkı, işi.”

“Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye (Kabotaj) ve Limanlarla Kara Suları Dahilinde İcrayı San’at ve Ticaret Hakkında Kanun:

Madde 1 – Türkiye sahillerinin bir noktasından diğerine emtia ve yolcu olıp nakletmek ve sahillerde limanlar dahilinde veya beyninde cer ve kılavuzluk ve her hangi mahiyette olursa olsun bilcümle liman hidematını ifa etmek yalnız Türkiye sancağını hamil sefain ve merakibe münhasırdır. Ecnebi sefaini ancak memaliki ecnebiyeden almış oldukları yolcu ve hamuleyi Türk liman ve limanlarına ihraç ederler ve Türk liman ve limanlarından ecnebi liman ve limanlarına gidecek yolcu ve hamuleyi de alırlar. …”

İstiklal Madalyası

Bu yıl kanunun yürürlüğe girişinin 94. yılında Kabotaj Bayramını kutluyoruz. 1 Temmuz’u sadece denizcilik bayramı olarak düşünmemeliyiz. 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe giren kanun Türk denizciliği için 7 yıllık bir sürecin nihayete ermesi ve Türk sularında tam bağımsızlığın başlangıcıdır. Milli mücadelenin sembolü olan, İstiklal madalyasının ön yüzünde ve Türkiye Büyük Millet Meclisi bahçesinde heykelini gördüğümüz kağnılar bir avuç denizci tarafından İstanbul’dan kaçırılan ve Moskova Antlaşması sonrası Rus limanlarından İnebolu’ya getirilen cephaneyi cepheye taşıyarak savaşın seyrini değiştirmişlerdi. Bu denizcilerin önemini Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Gözüm Sakarya’da, Dumlupınar’da kulağım İnebolu’da” diyerek ifade etmiştir.

Savaştan sonra ise denizlerde varlık göstermek için donanmanın kurulması çalışmalarına başlanılmıştı. Hamidiye Kruvazörü ile 11-21 Eylül tarihleri arasında Karadeniz seyahatine çıkan Atatürk gemide geçirdiği süre boyunca deniz subayları ve genç deniz harp okulu öğrencileri ile vakit geçirmiş, 20 Eylül 1924’de geminin şeref defterine “… Hudutlarının mühim ve büyük aksamı deniz olan Türk Devleti’nin Donanması da mühim ve büyük olmak gerektir. O zaman Türkiye Cumhuriyeti daha müsterih ve emin olacaktır. Mükemmel ve kaadir bir Türk Donanmasına malik olmak gayedir. Bunun ilk azimet noktası, sefain-i harbiye tedarikinden evvel onları muvaffakıyetle sevk ve idareye muktedir kumandanlara, zabitlere, mütehassıslara malikiyettir. Hamidiye ve Peyk-i Şevket’te tanıdığım arkadaşlari gayeye yürüyebileceğimizin canlı ve kıymetli delildirler. …” sözlerini yazarak donanmanın önemini ve donanmaya ihtiyacı belirterek denizlerdeki bağımsızlığın güvencesi için ilk adım atılmıştır. Aynı yıl 30 Aralık’ta Bahriye Vekâleti yasası çıkarılarak Osmanlı’dan miras alınan gemilerle Türk donanmasının çekirdeği oluşturulmuştur. Bugün etkin, caydırıcı, saygın olan modern Türk Deniz Kuvvetleri İnebolu’daki işte bu bir avuç denizci ile onların yetiştirdikleri öğrenciler ile vücuda getirilmişti. Yalnız güçlü donanması olan, sularını ve ticaret bahriyesini koruyabilen ülkelerin deniz ticaretinde yeri olduğu unutulmamalıdır.  Bu yüzden Deniz Kuvvetlerimiz “Anavatanda güvende olmak için denizde güçlü olmak; Dünyada söz sahibi olmak için tüm denizlerde var olmak.” mottosunu benimsemiştir.

Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde birçok iş için yabancı devletlere kapitülasyonlar verilmişti. Milli mücadelenin deniz safhasında öne çıkan gemilerden olan Alemdar Römorkörü Osmanlı sularında yedekleme ve kurtarma işlerini yapma imtiyazını alan bir Danimarka şirketi tarafından İstanbul’a getirilmiş, Birinci Dünya Savaşı başladıktan sonra gemiye Osmanlı tarafından el konulmuştu. Kapitülasyonlar konusu Lozan Barış Konferansı’nda karara bağlandı ve kaldırıldı. Bu kazanımları korumak ve desteklemek amacıyla çıkarılmış kanunlardan biride Kabotaj kanunuydu. Bu kanun ile yazının en başında açıklama ve birinci maddesiyle belirttiğim gibi Türk karasularında iki liman arasındaki taşımacılık ve Türk sularındaki balıkçılık yalnızca Türk Bayraklı gemilerle yapılabileceği belirtilmiştir. Böylelikle yabancı şirketlerin çalıştırdığı gemiler yerine Türk şirketlerinin gemileri çalıştırılarak Türk karasularında söz sahibinin Türk denizciler olması sağlanmıştır.

Mavi VatanBunun önemini kavramamızı sağlayacak en önemli örnek Somali örneğidir. Bugün Somali dediğimizde akımıza gelen ilk şey kaçırılan gemiler ve deniz haydutlarıdır. (Korsan değil, deniz haydudu çünkü bu kişiler devlet çıkarları için belli kurallar çerçevesinde değil kendi hesaplarına ve kuralsızca gemilere saldırmaktadır.) Somali uzun yıllar zengin su ürünleri kaynaklarına sahipti ve halkın önemli kısmı balıkçılık ile geçimini sağlamaktaydı. 1991 yılından sonra ise Avrupalı ve Asyalı balıkçılık şirketleri kontrolsüz ve kaçak şekilde Somali kıyılarında avlanmaya başlaması ve yine denetim olmadığı için yabancı ülkelerin kimyasal ve radyoaktif atıkları Somali sahillerine dökmesi bu balıkçılık kaynaklarının yok olması raddesine gelmesine neden olmuştur. Bu durum iki şeye neden oldu. Birincisi Somali halkı çok ciddi gelir kaynaklarını yitirmiş oldu. İkincisi ise halk önemli bir yiyecek kaynağını kaybetmiş oldu. İşte bunların sonucunda bu insanlar başka yapacakları bir şey kalmadığından deniz haydutluğuna başladılar. Tüm bunlar denetlemeyi yapacak bir deniz kuvvetlerinin ve yerli halkın çıkarlarını koruyacak bir kabotaj kanunu olmaması nedeniyle yaşanmıştır.

İşte bu yüzden kabotaj kanunu önemlidir ve Atatürk İnkılapları arasında görülmelidir. Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Temmuz tarihinin bayram olarak kutlanmasının nedeni bunun diğer inkılaplar kadar önemli görülmesi ve denizlerde bağımsızlığımızın senedi olmasıdır. Kabotaj Bayramı’nın eskiden nasıl kutlanıldığına bakınca günümüzde bu bayramın ne kadar sönük ve hak ettiği değerden uzak kutlandığını görüyoruz. Kalamış’ta yapılan coşkulu kutlamalar artık hüzünlü hatıralar haline gelmiş durumda. Son iki yılda bir nebze daha ilgi görse de yine de yeterli değildir. Son yıllarda gördüğü ilginin sebebi de olaya deniz kuvvetlerinin el atmış olmasıdır. Donanmanın girişimleriyle bir şeyler yapmaya başlandı. Cumhuriyet tarihine baktığımızda bu tarz durumlarda devlet ve ordu her zaman lokomotif görevi görmüştür. Bu yıl COVID-19 nedeniyle ne yazık ki bayram sönük geçecek. Umarım gelecek yıl son yılların en coşkulu ve geniş katılımlı Kabotaj Bayramı’nı kutlarız.

✍️  Uğur Esmer Kimdir?

Vira Yatçılık BİLGİ Kaynağı Sayfası’nda yazılarını/araştırmalarını yayınladığımız araştırmacı yazar Sn. Uğur Esmer’ın özgeçmişi:

6 Eylül 1997 tarihine İstanbul Üsküdar’da doğdu. İlk, ortaokul ve lise eğitimimi İstanbul’da tamamladı. Ağustos 2014 ile Mayıs 2015 tarihleri arasında Deniz Müzesi Komutanlığı ve Deniz Tarih Arşivi Müdürlüğü’nde staj yaptı. Çanakkale Deniz Müzesi Komutanlığı’nda gönüllü koleksiyon danışmanlığı görevini deruhte etti. Eylül 2015’de Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi’nde tarih anabilim dalında lisans eğitimime başladı. Temmuz 2019’da buradan mezun oldu. Şubat 2015’de Kuzeyin Sesi Dergisinde (Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Bülteni) “Bahriyemizde Unutulan Rütbe Ve Üniformalar”, 2016 yılında Yeni Deniz Mecmuası 4. sayısında “Denizlerin Şövalyeleri”, Temmuz 2017’de Bosphorus Naval News’da “Lest We Forget: Rauf Orbay” (İngilizce), Ağustos 2017’de Türkiye Denizcileşmelidir dergisinde “Dumlupınar Faciası ve Facia Hakkında Asılsız İddialar” ve 2020 yılında Yeni Deniz Mecmuası 17. sayısında “İki Çağdaş Denizaltının Karşılaştırması” başlıklı çalışmaları yayımlanmıştır.  | Twitter Hesabı

vira@virayatcilik.com